DEVAM: 25. Gece
Namazında Yüksek Sesle Okumak
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ ثَابِتٍ
الْبُنَانِيِّ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
ح و
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ الصَّبَّاحِ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
إِسْحَقَ
أَخْبَرَنَا
حَمَّادُ
بْنُ
سَلَمَةَ عَنْ
ثَابِتٍ
الْبُنَانِيِّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
رَبَاحٍ عَنْ
أَبِي
قَتَادَةَ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
خَرَجَ لَيْلَةً
فَإِذَا هُوَ
بِأَبِي
بَكْرٍ رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ
يُصَلِّي
يَخْفِضُ مِنْ
صَوْتِهِ
قَالَ
وَمَرَّ
بِعُمَرَ
بْنِ الْخَطَّابِ
وَهُوَ
يُصَلِّي
رَافِعًا
صَوْتَهُ
قَالَ
فَلَمَّا
اجْتَمَعَا
عِنْدَ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ يَا أَبَا
بَكْرٍ
مَرَرْتُ
بِكَ
وَأَنْتَ
تُصَلِّي
تَخْفِضُ
صَوْتَكَ
قَالَ قَدْ
أَسْمَعْتُ
مَنْ
نَاجَيْتُ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ قَالَ
وَقَالَ
لِعُمَرَ
مَرَرْتُ
بِكَ وَأَنْتَ
تُصَلِّي
رَافِعًا
صَوْتَكَ
قَالَ فَقَالَ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
أُوقِظُ
الْوَسْنَانَ
وَأَطْرُدُ الشَّيْطَانَ
زَادَ
الْحَسَنُ
فِي حَدِيثِهِ
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَا أَبَا
بَكْرٍ
ارْفَعْ مِنْ
صَوْتِكَ
شَيْئًا
وَقَالَ
لِعُمَرَ اخْفِضْ
مِنْ
صَوْتِكَ
شَيْئًا
Ebû Katâde (r.a.)'den
rivayet olunmuştur: Nebi (s.a.v.) bir gece (dışarı) çıktı. (Yolu) kısık bir
sesle namaz kılmakta olan Ebû Bekr'e uğrayıverdi.
(Ebû Katâde) dedi ki:
Bir de Ömer b. Hattab'a uğradı. O da namazı yüksek sesle kılmakta idi. İkisi de
Peygamber (s.a.v.)'in yanında bir araya gelince, Nebi (s.a.v.): "Ey Ebâ
Bekr, ben sana uğradım, sen sesini kısarak namaz kılıyordun (niçin böyle
yapıyorsun?)" buyurdu. O da: Ey Allah'ın Resulü, ben (sesimi) kendisine
münâcâtta bulunduğum zâta işittiriyorum, diye cevab verdi. (Resûl-i Ekrem)
Ömer'e de (şöyle) buyurdu: "Sana uğramıştım. Sen de yüksek sesle namaz
kılıyordun! Niçin böyle yapıyorsun?" O da (şöyle) cevab verdi: Uyuklamakta
olan kimseyi uyandırmak ve şeytanı kovmak için (böyle yapıyorum).
(Râvi) el-Hasen hadise
(şunları da) ilâve etti: Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) Ebû Bekir'e; "Ey
Ebâ Bekr, sesini biraz yükselt!" buyurdu. Ömer'e de: "Sesini biraz
kıs" dedi.
İzah:
Tirmizî, mevâkît; Ahmed
b. Hanbel I, 109.
Hz. Ebu Bekr'de
Allah’tan başka bütün mevcudatı yokluk vadisine atan bir tevhîd mizacı gâlib
bulunduğu için gerek namaz içerisinde gerekse namaz hâricinde Kur'ân okurken
vâcibü'I-vücûd olan Allah Teâlâ hazretlerinden başka herhangi bir varlığın
bulunduğunu hesaba katmamıştır. Bunun sonucu olarak da Kur'ân okurken sesini
yükseltmeye lüzum görmemiştir. İşte Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e verdiği cevapta
"Ey Allah'ın Resulü, sesimi kendisine münâcâtta bulunduğum zâta (Allah
Teâlâ Hazretlerine) işittirdim" demesi, bahis konusu mizacının bir
neticesidir. Kalplerin tabibi olan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de ona etrafında bulunan
kimseleri de hesaba katarak okuduğu Kur'ân'dan onların da istifâde edebileceği
bir şekilde sesini yükselterek okumasını tavsiye etmiştir.
Avnü'I-Mâbûd sahibi
Şemsü'1-Hakk el-Azîm-âbâdî'ye göre Hz. Ebû Bekr "cem"' makâmında,Hz.
Ömer ise "Fark" makımanda idi. Bu iki makamın üzerinde ise,
"cemü'1-cem" makamı vardır. Bu iki makamı Abdül-Kerim b. Havâzin
el-Kuşeyrî tasavvufa dâir yazmış olduğu "er-Rîsâle" isimli meşhur
eserinde şöyle tarif ediyor: Tefrika: Ağyarı Allah için görmektir.
"Cem"' ağyarı Allah ile görmektir: "Cemü'1-cem" ise,
tamamen yok olup hakîkatin galebesiyle Allah’tan başka bir şey görmemektir.
Kul için hem cem' hem
de fark lâzımdır. Çünkü farkı olmayanın kulluğu olmaz, cem'i olmayanın da
marifeti olmaz" = Ancak sana ibâdet ederiz" âyet-i kerimesi farka =
Ancak senden yardım isteriz" âyet-i kerimesi de cem'a işarettir. Kul
kendinde olduğu zaman farkta, kendinden habersiz olduğu zaman
cem'dedir."[er-Risâle, I, 207.]
Fahr-i Kâinat Efendimiz
her ikisine de vermiş olduğu cevabla muhatablarını hadd-i i'tidale davet etmiş
ve geceleyin namaz kılarken ifrat ve tefrit arasında bir muvâzene kurarak orta
yükseklikte bir sesle okumalarını tavsiye etmiştir. Nitekim Allah Teâlâ ve
Tekaddes hazretleri Kur'an-ı Kerîm'in-de şöyle buyurmaktadır: "Namazında
pek bağırma, sesini o kadar da kısma, ikisinin arası bir yol tut."[İsrâ
110]